Girne’nin sembolü konumunda olan ve pek çok farklı hakimiyet genelinde inşası gerçekleştirilen Girne Kalesi, müthiş ihtişamı ile görenlerin dikkatini çekiyor. Yapılışı, düzenlenişi ve harap olmasından sonra yeniden eklemelerin yapılması, Girne Kalesi’ni bugünkü görünümüne ulaştırmıştır. Kalenin yapısı, dönemindeki özelliği ve daha pek çok husus göz önünde bulundurulursa, turistik açıdan Girne’nin önemli bir destinasyon olmasına katkı sağlamaktadır. Peki, Girne Kalesi ne zaman yapıldı? Hangi hakimiyetler genelinde hasara uğrayıp, restorasyonlar gerçekleştirildi?
Girne Kalesi’nin Yapılışı ve Tarihi Önemi
Girne, her dönemde Kıbrıs’ın en önemli kentleri arasında yer almış ve bu sebepten ötürü gösterişli yapılar, kenti donatmıştır. Bunlardan biri ve belki de en önemlisi olan Girne Kalesi de, 7. yüzyıl döneminde, Girne’nin Arap ve İslam akınlarına karşı korunması amacı ile yaptırılmıştır. İlk yapılanmayı gerçekleştirenler ise Bizanslılardır. Ancak Bizanslılar döneminde kalenin ihtişamlı yapısına kavuştuğunu net bir şekilde söyleyemeyiz. Bu dönemden sonra, kalenin yapılaşması, Lüzinyanlar ve Venedikliler döneminde gerçekleşmiştir. Şimdi size bu yapılaşmanın tarihi gelişiminden bahsetmeye çalışalım.
- Pek çok medeniyetin izinin olması, farklı medeniyetler tarafından yaptırılması ve bugün hali hazırda yapısını koruması sebebi ile “Kıbrıs’ın İncisi” olarak adlandırılmaktadır.
- Arap ve İslam akınlarına karşı Girne’nin korunması maksadı ile yapılan Girne Kalesi, 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilmeye başladı. Ancak bu dönemde tam kapasiteli bir şekilde inşa edilemedi.
- Kalenin bugünkü yapıya ve işleyişe kavuşması ise, ikinci hakimiyet dönemini bulmuştur. Yani Lüzinyanlar döneminde büyük ölçüde inşası tamamlanmıştır. Bu dönemde kalenin tamamlandığı tarih ise 1208-1211 olarak belirtilmiştir.
- Lüzinyanlar döneminde Venedikliler tarafından saldırıya uğrayan kale, bu dönemde belirli hasarlar görmüştür. Ancak kent Venediklilerin hakimiyetine geçtikten sonra, Girne Kalesi çeşitli restorasyon ve güçlendirme çalışmaları ile yenilenmiştir.
- Bu yenilenme, Osmanlı Devleti’ne karşı yapılmış ve kalenin güçlendirilmesi sağlanmıştır. Bu sürecin gerçekleştiği tarih ise 1491 olarak bilinmektedir.
- Yapılan tüm güçlendirme çalışmalarına rağmen, Lefkoşa 1570 yılında Osmanlı hakimiyetine kavuşunca, hiçbir şekilde karşılık gösterilmeden, Girne Kalesi de Osmanlılara teslim edilmiştir.
- Osmanlılara herhangi bir şekilde direniş gösterilmeden teslim edilmesi de, muhtemel hasarları ortadan kaldırmıştır. Bu dönemden sonra da, Osmanlı egemenliğinde bugünlere kadar herhangi bir hasar almadan gelmiş bir kale olarak bilinmektedir.
Yukarıda da yer aldığı üzere, Girne Kalesi’nin üzerinde izi olan pek çok farklı hakimiyet vardır. Ancak Osmanlıların eline Lefkoşa’nın fethi ile geçmesi de, bugünlere kadar en iyi şekilde korunmasına yardımcı olmuştur. Sizler de Kıbrıs’ın kültür turizmi enleri arasında yer alan Girne Kalesi’ni ziyaret ederek, o dönemin özelliklerini en iyi şekilde hissedebilirsiniz.
Girne Kalesi’nin Yapısı
Kalenin genel anlamda yapısının orantılı olduğunu, kareye benzediğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Üstelik kale, saldırılar olma ihtimali çerçevesinde özenli bir şekilde güçlendirilmiş, bu sebepten ötürü de sağlamlığı ile dönemde dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu çerçevede düşünüldüğünde, kalenin güney ve batı kısımlarında, oldukça derin hendekler bulunmaktadır. Bu hendeklerin akabinde, diğer yanlarda da zaten deniz bulunur. Böylece oldukça profesyonel bir şekilde tasarlanan kale, her dönemde büyük önem taşımıştır.
Kalenin dışı kadar, içinde de önemli yapılar bulunuyor. Bu yapıların oluşturulma tarihleri her ne kadar saptanamasa da, bazı yapıların tarihleri ile ilgili çıkarımlar yapılabiliyor. Bunlar arasında da ilk sırada St. George Kilisesi geliyor. Bu kilise bir Bizans kilisesi olmakla beraber, 1100’lü yıllarda yapıldığı düşünülmektedir. Bahsedilenlere ek olarak, Girne Kalesi ile ilgili bilinmesi gereken diğer hususlar ise aşağıdaki gibidir:
- Kıbrıs’ın, Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesi sırasında, şehadete ulaşan bir Osmanlı Amiralinin lahiti, Girne Kalesi’nin giriş kısmında bulunmaktadır. Bu Osmanlı Amirali de, Cezayirli Sadık Paşa’dır.
- Kalenin içerisinde bir de sergi salonu bulunur. Bu sergi salonu içerisinde, bir adet batık haldeki gemi, çeşitli buluntular ile beraber, çevrede yapılan arkeolojik kazılarda ulaşılan önemli eserler bulunmaktadır.
- Kalenin içi harika bir dizayn ile ziyaretçilerine sunulduğu için, çeşitli canlandırmalar ile de o dönemin hissiyatı ziyaretçilere aktarılmıştır.
- Girne Kalesi, kenti savunması açısından çok etkili bir kale değildir. Çünkü bir iç kaledir. Bunun yanı sıra kenti çevreleyen surlar bulunur. Bu surlardan ne yazık ki pek çoğu günümüze kadar aktarılamamıştır. Aktarılanlar ise restore edilerek, ziyaretçilerin görüşlerine açılmıştır.
Yukarıda, 7. yüzyıldan itibaren var olduğu düşünülen; Lüzinyanlar, Venedikliler, Osmanlılar, İngiliz hakimiyeti ve günümüz dönemlerinde elden geçirilen önemli bir kalenin yapısı ve işleyişi yer almaktadır. Girne’de ziyaret edilmesi gereken en önemli yerler arasında olması sebebi ile her yıl milyonlarca turist bu kaleyi ziyaret etmektedir. Sizler de Kıbrıs tatiline geldiyseniz, bu güzide yapıyı görmenizi tavsiye ederiz. Peki, Girne’ye yapılan seyahatlerde, Girne Kalesi dışında hangi güzide yerler ziyaret edilebilir?
Girne’deki Diğer Önemli Güzellikler
Girne, bildiğiniz üzere Kıbrıs’ın en önemli limanlarına sahiptir. Her çağda da önemli bir yere sahip olması sebebi ile oldukça popüler olmuştur. İşte buradan hareketle pek çok tarihi ve doğal güzelliği içerisinde barındıran kent, bugünlerde de ziyaretçi akınına uğruyor. Peki, Girne’de yer alan Girne Kalesi dışında, hangi yerler ziyaret edilebilir? Sizler için bu konuda bir liste hazırladık.
- Bellapais Manastırı: 1205 yılında inşa edilen bu manastır, tarihi açıdan büyük bir yere sahiptir. Bunun yanında, kuzeyde yer alan tüm sahiller, tepeden izlenebildiği için, ziyaret edilmesi açısından oldukça önemlidir.
- Mavi Köşk: Kıbrıs Barış Harekatı nezdinde önemli bir yere sahip olan bu köşk; tarihi, yapısı ve güzelliği ile tatil rotaları arasında yer almaktadır. 1956 yılında yapımı tamamen neticelendirilen bir köşktür.
- Boğaz Şehitliği: Kıbrıs Barış Harekatı’nda, şehadete ulaşan Türk askerlerinin mezarlarının bulunduğu bu şehitlik, ziyaretçilerine duygusal anlar yaşatmaktadır. Girne yolu üzerinde yer alan bu şehitlikte, 326 ölümsüz Türk askerinin mezarı bulunmaktadır.
- St. Hilarion Kalesi: Kıbrıs’ta yer alan pek çok kale vardır ve bu kaleler içerisinde, yaşadığı dönem, yapılışı ve hikayesi bakımından en önemliler arasında, St. Hilarion Kalesi ilk sıralarda yer almaktadır. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Beşparmak Dağları’nın tepesinde yer almaktadır.
- Mucize Türk Tankı: Bir tankın Beşparmak Dağları’nın tepesine çıkması ne kadar olağan? İşte bu Kıbrıs’ta bir hikaye olarak adlandırılsa da, kesinlikle öyle değildir. Gerçekten Kıbrıs Barış Harekatı’nda, Beşparmak Dağları’nın tepesine çıkan bir tank bulunur. Mucize Türk Tankı’nı görmek isterseniz, Beşparmak Dağları’na çıkabilirsiniz.
- Alagadi Plajı: Girne’nin 10 km yakınında yer alan bu plaj, turistik anlamda en çok tercih edilen plajlar arasında ilk sıradadır. Bunun yanında Alagadi Plajı bir “Kaplumbağa Plajı” olarak da adlandırılmaktadır.
Yukarıda yer alan tüm tarihi, doğal ve manevi yerler, Girne’deki başlıca güzellikler arasında bulunur. Bu güzellikleri görmek, tatilinize farklı bir tat katmak isterseniz, mutlaka Girne’yi ziyaret etmelisiniz. Çünkü Kıbrıs’ın kültür turizmi açısından en önemli kentlerinden bir tanesi, kesinlikle Girne’dir. Sizler de Girne’yi ziyaret ederek, yukarıda bahsedilen tüm güzellikleri en yakından görebilir ve farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz. Üstelik Kıbrıs ile ilgili önemli fotoğrafları görmek, çeşitli bilgileri edinmek için, bizleri İnstagram.com/kibristatatile/ adlı İnstagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.